Yaz mevsimi bitince yerli muz zamanı başlamış demektir. Ancak, en lezzetli muzlar Kasım ayı ile birlikte piyasaya çıkıyor. Tabi bu bilgiyi bizim muzlarımız gibi açık havada yetişen muzlar için söylüyorum. Ben de tam da mevsiminde muzlarla ilgili küçük bir araştırma yapıp sizinle de paylaşmak istedim.
Herhalde muzu hele ki yerli muzu sevmeyen arkadaşlarımız yok denecek kadar azdır. Şahsen ben tanımıyorum : ) Benim küçüklüğümden beri hayatımızda yerli muz hep vardı. Bahçelerimizin en değerli meyvesiydi kendisi. Alanya’daki birçok aile gibi, muz bahçelerimiz babamın ailesinin geçim kaynağıydı. Çocukken babaanneme gidince ablam ve kuzenlerimle olgunlaşmış muz tarağını ele geçirip karınlarımız ağrıyana kadar muz yerdik. Zaten küçük olduğu için 1 tanesi hiçbir zaman yetmez : )
Ülkemizde muz ilk defa 1750 yıllarında bir aile tarafından Mısır’dan süs bitkisi olarak Alanya’ya getirilmiş ve burada yetiştirilmiş. Meyve vermeye başlayınca da 1930’lu yıllardan sonra ticari amaçlı üretilmeye başlanmış.
Türkiye’de muz Akdeniz bölgesinde özellikle de Alanya ve Anamur arasında yetiştiriliyor. Ancak son yıllarda Fethiye, Finike, Kumluca, Bodrum, İskenderun, Samandağı, Dörtyol, Silifke, Antalya, Serik, Manavgat ilçelerinde de muz yetiştiriciliği başlamış. Bu arada dün Çiftçi TV’de muz hasadıyla ilgili bir program izlerken öğrendim ki muz ekvatoral bölgelerde yetişmesine rağmen, dünyada yetiştirildiği en kuzey bölge Alanya’ymış.
Türkiye’de yıllık 400 -500 bin ton yıllık muz tüketimi varmış ve bunun ancak %50’sini yerli muz karşılayabiliyormuş. İthal edilen muzların %87’si Ekvator’dan geliyormuş, geri kalan kısmı ise Güney Amerika’daki ülkelerden. Ekvator’dan alınan muzların Türkiye’ye ulaşması 18-20 sürüyormuş, bunların sizin mutfağınıza girdiği zamanı bilemiyorum bile. Bir de muzlarla ilgili vergi konuları var ki, bunlar derin konular. Şu an için yerli muzu ithal muza karşı koruyan tek şey alınan gümrük vergisi ama kaçak giren muzlar dolayısıyla yerli muz üreticileri çok dertli. 1984 yılında ithalatı serbest bırakılan ürünlerin simgesi Çikita muz. O yıllardan beri yerli muz ithal muza karşı rekabet içinde. Geçmişte 1 kilo et ile 1 kilo muz aynı paraya satılıyormuş. Özellikle son 5-6 yılda muzun fiyatı değişmediği halde üretiminde harcanan paranın artması üreticiyi çok zor durumda bırakmış. Elbette ki birçoğumuza göre hala pahalı bir meyve olmasına rağmen neden bu meyvenin fiyatının ucuzladığını da düşünmek ve araştırmak gerekiyor.
Yerli muzun ithal muza göre en büyük sıkıntısı görüntüsü. İthal muz raflarda pırıl pırıl gösterişli bir şekilde yerini alırken, yerli muzda çok çabuk lekeler oluşuyor. Her ne kadar tat olarak bence yerli muz kat kat daha üstün olmasına rağmen, bu durum bilinçli ya da bilinçsiz ithal muzu beğenmemize yol açıyor.
Türkiye’de son senelerde sera muzu üretimi, örtü altı üretim diye de geçiyor, giderek artmaya başlamış. Açık havada yetişen muz senede 1 kere ve çok lezzetli meyveler verirken, dalların ağırlığı 30-40 kg civarındaymış. Sera muzları ise daha gösterişli olup senede 2 kere ürün veriyormuş, muzun dal ağırlığı da 50-60 kg civarında oluyormuş. Muz tropikal bir bitki olduğundan olumsuz hava şartlarında gerekli müdahalelerin yapılabilmesinden, böylece üretimin artmasından dolayı sera muzu üretimi teşvik ediliyor.
Yazının başında da belirttiğim gibi bizim muzlarımız mükemmel bir deniz manzarasına sahip açık hava muzları. Sera muzlarına göre çok daha lezzetli ama biraz daha küçükler. Bizim aile açık hava muzunun lezzetini daha çok sevdiği için sera muzunu tercih etmiyor. Bu arada sera muzlarının içinde siyah bir çizgi oluyormuş, belki dikkatinizi çekmiştir sizin de : )
Muz da avokado gibi tam klimakterik yani koparıldıktan sonra olgunlaşmaya devam eden bir meyvedir. Muz koyu yeşilden açık yeşile dönünce dalından koparılır. Birçoğumuz yeşil muz görmemiştir belki ama bunların nasıl sarartıldığı da çok hassas ve ciddi bir sağlık konusudur. Bizim kullandığımız ve tavsiye ettiğimiz tek yol meyvelerin elma ile sarartılmasıdır. Aynı avokado gibi : ) Konuyu yine avokadoya bağladım, demek ki yazının sonuna gelmişim : )
Hoşçakalın.
3 Yorum
Mehtap Bayram
18 Haziran 2017 at 12:08Yazılarınızı ve sitenizi çok beğendim. Sade ve aydınlatıcı…Avokado ve muz hakkında güzel bilgiler edindim. Fırında muz kurutması ve fırında yumurtalı avokadoluyu deneyeceğim:)…Teşekkür ederim
ailemin bahcesi
23 Haziran 2017 at 15:31Merhaba Mehtap Hanım,
Çok teşekkür ederim 🙂 Ben de hem internette araştırdıkça hem de ailemden öğreniyorum, öğrendikçe de paylaşmak istiyorum. Beğenmenize çok sevindim 🙂 Fırında yumurtalı avokado yurt dışında çok popüler ama benim çok sevemediğim bir tarz. Avokado ısınınca acılaşıyor. Yine de mutlaka deneyin, belki sizin damak tadınıza uygun olur 🙂 Sevgiler.
ailemin bahcesi
23 Haziran 2017 at 15:31Merhaba Mehtap Hanım,
Çok teşekkür ederim 🙂 Ben de hem internette araştırdıkça hem de ailemden öğreniyorum, öğrendikçe de paylaşmak istiyorum. Beğenmenize çok sevindim 🙂 Fırında yumurtalı avokado yurt dışında çok popüler ama benim çok sevemediğim bir tarz. Avokado ısınınca acılaşıyor. Yine de mutlaka deneyin, belki sizin damak tadınıza uygun olur 🙂 Sevgiler.