Avokado’nun En Sevildiği Yer: “The Avocado Show”

Tahmin edersiniz ki, avokado deyince arkadaşlarımın aklına ilk ben geliyorum : ) Kendim araştırıp bulmasam da bana, bak böyle bir şey var senin ilgini çeker diye avokado ile ilgili, haberler, tarifler, restoran menüleri, instagram hesapları gönderiyorlar. The Avocado Show’dan da o şekilde haberim oldu : ) Amsterdam’da açılmış, dünyanın ilk avokado restoranını açıldığı andan itibaren, hatta daha açılmadan takip etmeye başladım. Fotoğraflarda enfes görünen avokadolu tarifleri tatmak için er ya da geç Amsterdam’a gideceğimi de biliyordum : )

Avokado farklı bir meyve, seven çok seviyor, hatta daha da ileri götürüp benim gibi gönül bağı kuruyor. Daha önce herhangi bir meyve üzerine kurulmuş bir restoran ya da kafe duymuş muydunuz?

Avokadoyu eskiden de severek yerdim, ama olmadığında kesinlikle aramıyordum. Ta ki 3 yıl önce kronikleşmiş sindirim sistemi sorunuma çözüm ararken, yaptırdığım en son endoskopi sonrası beslenmemin merkezine avokadoyu koyana kadar. Hemen hemen her gün 1 adet avokado yiyorum, o zamandan beri de gözlemlediğim, avokado sevgisi ülkemizde her geçen gün artıyor. Kendime yaptığım en iyi iyiliklerden biri! Alışamıyorum, yiyemiyorum diyenlere tavsiyem birkaç defa daha avokado yesinler, kesinlikle sevmeye başlayacaklar.

Aslında avokado temalı restoranın Amsterdam’da açılmış olmasına hiç şaşırmadım. Hollanda hiç avokado üretmemesine rağmen, avokadoyu tekrar ihraç ederek, avokado ihracatında dünyada söz sahibi bir ülke. Bu yüzden avokadoya erişimi çok kolay ve görece ucuzdur.

The Avocado Show ile ilgili ilk göze çarpan şey sosyal medya yönetiminin oldukça başarılı olduğu. Şubat ayında açılmış olmasına rağmen instagramda kısa sürede iyi bir takipçi sayısına ulaştı. Bu yazıyı yazdığımdaki takipçi sayısı 75,3k. Bununla birlikte Foursquare’de 6,4 gibi bence haketmediği derecede düşük bir puana sahip. Foursquare’e yurtdışında mekan seçerken sıklıkla başvuruyorum. Özellikle Avrupa’da restoran vb. seçimlerinizde Foursquare kullanmanızı şiddetle tavsiye ediyorum, kesinlikle pişman etmiyor. Normalde bu kadar düşük puana sahip bir mekanı pek tercih etmiyorum. Ancak, sonuçta avokado konusunda hala yıkılmamış ön yargılar olduğu için olabilir diyerekten 3 günlük Amsterdam ziyaretimin 3 günü de gittim. Keşke yine gitsem : )

Kendi hikayelerini de şu şekilde anlatmışlar:

“İnsanlar bize The Avocado Show” fikrinin nereden geldiğini soruyorlar. Açıkcası, bu avokadonun kendisinden geldi. Avokadonun şekli çok ilham verici. Bizim için en favori süper meyve. Besleyici, çok değişik kullanılabiliyor, lezzetli, güzel görünümlü ve aslında “Hayat” demek.  Bu yüzden de en iyi yeşil arkadaşımız için Amsterdam’da ilk restoranımızı açtık”

The Avocado Show Haziran’da 8:30 ve 17:00 arasında açıktı, şimdi sabah açılışı 9:00’a olmuş. Biz ilk gün Amsterdam sokaklarında sakin sakin yürürken öğle yemeği için 13:30’da mekana vardığımızda, öncelikle küçük çaplı bir şok yaşadık. Çünkü önünde yoğun bir kalabalık vardı ve kapıdaki aşırı neşeli, kendini şova vermiş görevli en erken 40 dakika sonra bize sıra geleceğini söyledi. İsmimizi yazdırdık, beklemeye başladık.  Her çıkan memnun çıkıyor, ama sanırım foursquare puanının düşük olmasının bir sebebi de bu bekleme süresi. 75 dakika sonunda içeri girebildik : ( Bu arada önemli bir bilgi, restoranda nakit para geçmiyor, sadece kredi kartıyla ödeme yapabiliyorsunuz!

Restoranın instagram sayfasını da incelerseniz “First come, first served” yazıyor. Yani ilk gelen, önce avokadosuna kavuşur.  Bu yüzden, 2. ve 3. günler bir daha bu kadar beklemeyi göze alamadığımız için sabah erkenden gittik. Saat 10’dan sonra kapıda sıra olmaya başlıyor. İçeride servis çok hızlı değil. Sürekli de mekana ziyaretçiler geliyor. Lokal halka hitap eden bir mekan değil gibi görünmüyor, her şey İngilizce, görevliler de İngilizce konuşuyor. Foursquare de önermediğine göre bizim gibi bilip de gelen müşteriler çoğunluktadır diye düşünüyorum. İçerideki popülasyonun kadın ağırlıklı olduğunu söylememe de gerek yok sanırım : )

Menü aslında çok kalabalık değil. Avokado Tost, Salata, Tatlı ağırlıklı. Ancak sunumlar efsane ve çok orijinal.

Denediğim Yemekler:

Avokado çeşidi olarak kaşıkla en yenilesi avokado olan hass kullandıklarından The Avo Garden’ı gözüme kestirmiştim. Avokado ikiye bölünüp, çekirdek kısmına humus dolduruluyor. Üzerine de baharatlar, otlar, çiçekler…

Yiyeceklerden, Avokado gülü ve humusun avokado tost olarak servis edildiği The Avo Rose denedim. Bence humus ve avokado uyumunu mutlaka deneyimleyin.

The Super Salad: Kinoa, yeşillik, nar ağırlıklı güzel bir salata, avokadosu diğer yiyeceklere göre biraz az.

Yakatori Chicken Skewers: Yukarıda yediklerinizden doymazsanız bu tavuk şişlerden sipariş edebilirsiniz. Avokado sadece tabakta sos olarak kullanılmış.

Kahvaltı: İngiliz mufini üstüne avokado dilimleri poşe yumurta ıspanak ve bir sos. Açıkcası benim pek tarzım değildi. Yumurta fazla soğuk geldi, sos da sabah için biraz ağır geldi.

Çay ve yanında gelen avokado brownie:

Belki de en güzel yiyeceklerden biri o minik avokadolu browniydi. Avokadonun verdiği yumuşaklık, çikolatanın verdiği lezzetle birleşmiş.

Denediğim Tatlılar:

Tatlılardan The Very Berry Waffle, The Blind Date, The Latest Scoop’dan sadece Avokadolu dondurmayı, kısacası hepsini denedim : )

Dondurmadan beklentiniz çok olmasın ama avokadolu dondurma da yemedim demezsiniz : ) Sorbeyi denemek istedik ancak, sabah saatlerinde hazır olmadığı için deneyemedim. Bunlardan en güzeli açık ara The Blind Date. Very Berry Waffle’ın waffle kısmı hazır olarak geldiği için göze hitap ediyor ama tad olarak çok orijinal değildi açıkçası. Tatlılardan tercihinizi The Blind Date’den yana kullanmanızı tavsiye ederim.

Bir de günün smoothiesi de mutlaka deneyin. Bizim denediğimiz smoothie muz, avokado, tarçın ve Hindistan cevizinden oluşuyordu, gayet de lezzetliydi. İtiraf edeyim, kendi yaptığım avokadolu smoothieler bu kadar lezzetli olmuyor.

Ben hazırlarken çok keyif aldım, umarım siz de beğenirsiniz : )

 

Hoşçakalın.